|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
 |
|
|
Ahlat’a |
|
|
|
hoş geldiniz |
|
|
|
Bin yılların soluğu asılı kalmış havada. Göklerden ağır ağır süzülen sessizlik; basamak basamak göle inen... Eteklerinde ince bir rüzgar. Konuşan, anlatan: Dört nala atlılar gördüm. Atlılar. Doğudan batıya, dört nala. Kabaran suları gördüm, yedi defa. Yalayıp geçtiler bedenimi, örttüler. Yükseldikçe, geri çağırdı sular. Yükseldikçe, daha dur, dedi. Babası Lat’ı öldürünce, Ah edip inleyen prensesi gördüm.Tahtlar gördüm; beyler, sultanlar. Bilirim tüm bunları. Bilirim ama söylemem. Ve gölden basamak basamak göğe yükselen toprak. Sanki göğe aşina... O, göğün bir parçası; bunu biliyor. Sonsuzluğu ondan, sessizliği ondan. Bekleyişlerin en güzel şehri. Dalıp dalıp gitmesi ondan. Ondan bu suskuya bulanmış sevi. Bu yorgunluk ondan. |
|
|
|
 |
|
Açık gök. Sınırsız. Alabildiğine. Her yöne. Ama onunla çıkacağınız yolculuk, hiçbir yere götürmeyecek sizi. Varacağınız yer kendinizden başkası değil. Yükselmeye hazır mısınız? Sonsuzluk çağırıyor sizi. Ahlat çağırıyor sizi. Keşfe hazır mısınız? Onda bulacağınız sizsiniz. Ama bu, tanıdığınız size pek benzemeyebilir. Yeni bir yol açılacak karşınıza. Ama bu, tanıdığınız yollara benzemeyebilir. Bir rüzgar havalanıp eklenecek göğe. Ve bu, siz olabilirsiniz. Çünkü, “Dedim yol gider yolcuyu, Dedi yolcudadır yol.” Çok uzaklardan çağırır sizi. Çok uzaklara çağırır. Ve açıklar sonunda Ahlat size. Yaşamın tek bir sırrı vardır. O da ... (Y.Ö.Oto) |
|
|
|
 |
 |
|
|
|
Doğal güzellikleri ve her devirde bir kültür ve eğitim merkezi olması nedeniyle Ahlat, her kavim ve topluluğun göz koyduğu bir kent. Ev sahipliği yaptığı çok çeşitli uygarlıkların izlerini bugün de taşıyan Ahlat, çeşitli toplumlarca değişik isimlerle anılmış: Urartular Halads Ermeniler Şaleat Süryaniler Kelath Araplar Hilat İranlılar ve Türkler Ahlat adını vermişler kente. |
|
|
|
|
|
Hangi devir, bilinmez... Lat adlı kral, hükümdarlığının merkezi olan kentte keyif çatmaktadır. Ta ki kızı Daryona İslam dinini kabul edene dek. Daryona müslüman olur olmasına ya, babasının hâlâ eski inanışını sürdürmekte diretmesi çileden çıkarır onu. Bir gün kılıcını çeker ve tapar gibi sevdiği babasını öldürüverir. Acı ve pişmanlık içinde kıvranan Daryona “Ah... Lat! Ah... Lat!” diye inlemektedir. Efsane o ki buradan gelir Ahlat’ın adı. Ve rüzgarlı günlerde, kenti kuşatan bütün ağaçlar “Ah, Lat!” diye inlerler hâlâ. |
|
|